gece yarısı bir şehrin kuytusunda
cilveleşirken sessizlik
gökte yaprak kıpırdamazken
dalgalar göğe vurmuşken
Ay’ın çıplaklığına terimizi asarken
gecenin gölgesini geçiriyorum üzerime…
kuruyan yıldızları toplarken sen kıyılarımdan
sırat köprüsünü ince ince geriyorum saçlarımla
ve ruhuna açılan gizli geçitlerden geçip
derin bir kuyunun dibine düşen
bir sırrın yankısıyla karışıyorum nefesine
ve
nasıl ki bir akrebin
sokma arzusunu içinden alınamazsa
içimdeki sana dair tutukuyu da
alamıyor karanlıklar…
dudaklarının ateşinde sırrını ararken
gizli kalışının ateşi yanıyor içimde
ruhun bedenime damlarken
susuzluğumu giderirken gönlünün kıyısında
güneşte eritip kuruttuğum
incir yapraklarını topluyorum
kutsal mabedinin bahçesinden
aklıma meydan okuyan
nefesine karışıyorum
tenimizde yeşeren aşkın dalları
ruhumuza kadar uzanıyor
ve ben sana sarıldığımda
Tanrı’nın gözyaşları dökülüyor avuçlarımdan
taa ki
güneş gökyüzüne inene dek…
Aylin Tamakan

Tüm aşklar vuslata gebedir. Aşk, ıssızlıktan, mesafelerden, tamamlanamayan niyetlerden beslenir:)) Ve bunu bilenler aynı şeyi başka cümlelerle yazarlar buldukları boşluklara.; sen ve ben gibi..:)
BeğenBeğen
Anlaşılmak güzel, sen ve ben gibi 🙂
BeğenBeğen