Böyle bu meret. Şarap, viski, bira içiliyor da tek başına, rakı gitmiyor galiba. Açtım pencereyi, ay gelmiş yine karşıma. Yok, geceden vazgeçmek de zor galiba. Bu da ayrı bir meret olsa gerek. Uzun zamandır düşmüyordu aklıma, ama bu gece dedemi anımsadım. Öyle ay’a boylu boyunca uzanınca, dedemin köşesine çekildiğini hatırladım.
Anneme, ‘’dedem hep neden bugünlerde kitap okuyor ki’’ diye sorduğumda, kitap değil Kuran okuyor demişti.
Anımsıyorum. Her perşembe Kuran okur, sonra rakısını koyar, bir parça peynir ve bir kase yoğurdunu alır, kuytu köşesine çekilir, radyoda ki temsili dinlemeye başlardı. Bir de hep çay bardağın da içerdi.
Yine bir gün, dedem okuyordu. Karşısında sessizce ve sabırsızlıkla bitirmesini bekliyordum. Kitabı kapattı, kahverengi kapaklı televizyon dolabının sağ tarafındaki gözün kapağını açtı ve Kuran’ı oraya kaldırdı. Daha sonra mutfağa geçti, elinde bir bardak rakı, bir kase yoğurt ve bir parça peynir ile yine köşesine geçti. Temsil başlamadan hemen geçtim yanına.
‘’Dedeciğim, neden hem Kuran okuyup hem rakı içiyorsun sen’’.
Gülümseyerek yüzüme baktı, ‘’ Çünkü Kuran’da insanların bir gün AY’a gideceğini ve çok büyük icatlar yapacağından bahsediyor. Bende merak ediyorum ve okuyorum.’’
‘’Ama geçen gün komşu teyze içki içmek çok günah diyordu, duydum. Yorgo yine çok içmiş diyordu.’’
‘’Gel yaklaş şöyle, yanıma otur.”
Dedem çok konuşan biri değildi, kendi halinde sesssiz, sakin ve babamın deyişiyle pırlanta gibi bir insandı.
‘’Bak şurada parlayan yıldızları görüyor musun? Takım yıldızı onlar, şu da büyük ayı, birde küçük ayı takım yıldızları var.’’
‘’ Dedeciğim gökyüzünde hiç ayı olur mu?” diye kıkırdıyordum.
Bak ‘GUGUŞ’ um. Dedem bana ve kardeşime hep Guguş derdi. Arnavutça bir kelime olduğunu düşündüğümden ve kulağıma da hoş geldiğinden sormadım hiç. Ama yıllar sonra öğrendim ki Arnavutça değil, dedece bir kelimeymiş. Şimdilerde babam, oğluma diyor. Bir gelenek gibi.
Uzun uzun anlatmaya başladı sonra.
‘’Büyük ayı takım yıldızının sekiz tane gezegeni varken, küçük ayı takım yıldızının sadece bir tane vardır. Nasıl parlıyor görüyor musun? İşte, sende büyüdüğün zaman o küçük ayı takım yıldızı gibi hep parlak tut kalbini. Kalbin, bu yıldızdan daha da parlak, şu gördüğün Ay’dan daha aydınlık olsun.’’
Anlamamıştım. İyi de bunun ne ilgisi vardı Kuran’la, içkiyle. Soramadım. Gözlerimden anlamış olacak ki;
‘’ Büyüdüğün zaman bir gün sende Ay’ a bakıp da benim gibi rakı içtiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın. Şimdi benimle temsil dinlemek ister misin?’’
Kolunun altına girdim, gözlerim takım yıldızlarına takılı, başım omzunda, kulağımda anason kokan temsil.
Dedem ruhuna değsin, seni çok özledim…
A.Tamakan
Mekanı cennet olsun,güzel insanmış dedeniz.Az ve öz konuşan insanları severim.
BeğenBeğen
Teşekkür ederim.
BeğenBeğen