Nasıl güzel bir yer burası, nasıl güzel bir şehir… Bu evlerin yapısı , Arnavut taşları ile döşenmiş o daracık ama muntazam sokakları, restauranları, kafeleri, çiçekleri… Bayıldım bayıldım buraya. O birbirinden güzel tüm evlerinin hepsini gezmek görmek istedim. O daracık ama insanın gönlüne kocaman huzur veren sokaklarında, küçücük bir çocuk gibi oradan oraya koşmak istedim… Küçük ama muhteşem bir yer Ohrid.
Kiril Alfabesi’nin doğduğu yer olan Ohrid, Avrupa’nın en derin ve en eski krater gölüyle Balkanlar’da keyifle gezebileceğiniz en güzel şehirlerden biri. Ohrid’e geldiğinizde ise, komşu şehirler olan Struga ve Bitola’yı da mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
6000 yıllık bir yerleşim tarihine sahip olan Ohrid, yaklaşık 500 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Bu nedenle de şehirin yapılanmasında Osmanlı etkilerini görmek mümkün ve evlerin büyük bir çoğu Osmanlı’dan kalma. Hatta evleri ile meşhur olan bu şehrin sokak lambaları bile ev şeklinde yapılmış.
Ohird bir gün içerisinde gezip görebileceğiniz küçük bir yer. Öncelikle şehri tepeden gören ve bir Orta Çağ kalesi olan Çar Samuel Kalesi’ni mutlaka görmelisiniz. Küçük bir yarımadanın deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre yukarıdaki tepesine kurulduğu için bir tarafı şehri görürken diğer üç tarafı muhteşem deniz manzarasına sahip.
1400’lü yıllardan kaldığı tahmın edilen, Aziz Yuhanna Kilisesi (Sveti Jovan Kaneo) de Ohrid’de Çar Samuel Kalesi ile birlikte en görülesi yerlerden biri. Göle hakim konumu ve muhteşem manzarasıyla gerçekten etkileyici bir kilise.
Avrupa’nın en eski en derin krater gölü olma özelliği taşıyan bu göl ayrıca dünyanın en temiz gölü. Bu gölün iki üç yılda bir kendini temizlediği söyleniyor. Ve burada eğer mevsiminde gittiyseniz mutlaka göle girmenizi tavsiye ederim.
Kaneo Beach ve Cuba Libre Plajı göle girmek için en iyi plajlar. Ancak gölün kıyısında bulunan otel ve pansiyonlardan birisinde kalıyorsanız, buradan da göle girmeniz mümkün. Sofistike bir havası olan Cuba Libre Plaj, gündüz beach olarak hizmet verirken gecede bar olarak Ohrid eğlence dünyasının başında geliyor.
Ayrıca mutlaka teknelerle göl turu yapmalısınız. O muhteşem evleri, dağları, yeşilliği ve gölün muhteşem renklerini mutlaka bu tur ile de görmelisiniz. Yeşilin bin bir tonunun verdiği huzur anlatılamayacak kadar büyüleyici.
Ohrid’ de hemen gölün kenarı da olan ve muhteşem balık ürünleri yapan Noa Restaurant’da geleneksel canlı müzikler eşliğinde yemeğinizi yiyerek hem bu keyifli müziklerin hem de bu muhteşem gölün tadını çıkarabilirsiniz.
Yemekleri yedik, bir iki kadeh bir şeyler de içtik ve hala enerjimiz var diyorsanız, buradan da şehir merkezinde ki ya da sahildeki, o gündüz plaj olarak bahsettiğim Cuba Libre Beach kulüpte geceye devam edebilirsiniz. Ohrid’nin bu en meşhur gece kulüpleride ayrıca ücretsiz.
Ayrıca bu balkan ülkelerinin özellikle de bu Arnavutların ayrı bir Küba sevdası var onu da hala çözebilmiş değilim. 🙂
Ohrid’in incisi meşhur olduğundan aklınızda hediye almak gibi bir düşünce varsa yada en azından kendinize Ohrid’nin bu meşhur incilerinden alabilirsiniz.
Ohrid keşfinizi ve gezinizi keyifle bitirdikten sonra, planımızda yoktu ancak hala vaktimiz var derseniz ve buralara kadar gelmişken, araba ile yaklaşık 5-10 dakika uzaklıkta yer alan sınır komşusu, güzel mi güzel vatanım Arnavutluk’ a da şötlembir uğrayalım derseniz memnuniyetle bekleriz… 🙂
Muratlarınız Ohird’nin yeşilliği gibi, huzurunuz gökyüzünün maviliği gibi daim olsun…
A. Tamakan